Taşlar yıpranmış, duvar boyası solmuş… Ama begonviller açmaya devam ediyor. Orada hâlâ bir hayat var. Sabah kahveleri, akşam sohbetleri…
Boyut: 40×60 cm
Bir gramofonun sesiyle birleşen rüzgâr, ışığın dansı ve huzurun ritmi… Taş plağın sesi doğanın ruhuna karışıyor. Doğa her zaman kendi melodisini çalıyor; biz sadece dinlemeyi unutuyoruz. Boyut 100×120 cm.
Duvarları çatlamış, boyası dökülmüş. Kim bilir kaç mevsim geçmiş. İçeride kimseler kalmamış. Ama o, sanki geçmişi koruyan son nöbetçi gibi. Beklemeye devam ediyor.
Boyut: 90×100 cm
Her kalabalığın içinde bir tanesi vardır… Başını yaslayacak kadar güvendiğin, sessizliğini anlayan, seni yargılamadan dinleyen. İşte bu resim, o güvenli alanı anlatıyor. Dünyaya karşı değil, dünyayla birlikte… ama birbirine yaslanarak.
Boyut: 60×80 cm
Kelimesiz bir dostluk, yalnızca bakışlarda saklı. Farklı renklerde bedenler, aynı ritimde atan yürekler… Birlikte susan, birlikte anlayan iki ruh. Ne yarış var burada ne galip. Sadece sessiz bir bağ, sadece saf bir güven.
Boyut: 90×130 cm