Açmak için acele etmez. Kendi zamanını bilir. Ne rüzgârdan korkar ne karanlıktan çekinir. Manolya, yavaşça açılır. Ne göze çarpmaya çalışır ne geri durur. Zarafetiyle özeldir, güzeldir.
Boyut: 70×100 cm
Her kalabalığın içinde bir tanesi vardır… Başını yaslayacak kadar güvendiğin, sessizliğini anlayan, seni yargılamadan dinleyen. İşte bu resim, o güvenli alanı anlatıyor. Dünyaya karşı değil, dünyayla birlikte… ama birbirine yaslanarak.
Boyut: 60×80 cm
Açılmış bir kapı… İçeride korunaklı bir dünya, dışarıda bilinmeyen bir özgürlük. O beyaz at, tam o eşikte duruyor. Bir adım atsa tüm geçmişi ardında bırakacak. Rüzgâr yelesini okşarken, gözlerinde tek bir soru var: “Hazır mıyım?”
Boyut: 60×80 cm
Boğulmak üzereyken, gözünü açamayacak kadar karanlıkken… bir el uzandı. Ne ses vardı ne söz. Sadece o el ve o tutuş. Bu, insanın en çaresiz anında, sadece Tanrı’ya ait bir dokunuştu. Ve kurtuluş, tam da orada başladı: derinlikten gelen bir “medet” ile.
Boyut: 70×70 cm
Taşlar yıpranmış, duvar boyası solmuş… Ama begonviller açmaya devam ediyor. Orada hâlâ bir hayat var. Sabah kahveleri, akşam sohbetleri…
Boyut: 40×60 cm